Arrigo Chiapparino

December 8, 2009

Vaffanculo L'espresso Turco

Bu blogdan sıkıldım. Bişey de yazmadım gerçi ama baştan bir atmosfer hatası var, içimden bişe yazmak gelmiyor.Ama yeni bir bloga her an başlayabilirim. bakalım.

November 27, 2009

Hepimiz İneğiz Hepimiz Danayız!!















İstiyorum böyle bir miting!

November 24, 2009




DOWN BY LAW (1986)

November 20, 2009

Bir Delinin Hangar Günlükleri










THY Hangarındayken karmaşık duygular içindeydim. Aslında uçak, motor, teknisyen, mühendis ve çay  molalarından başka bir şey yoktu ortada. Sırtımda “turkish technic” yazan bir üniforma ile kendimi Sergen Yalçın gibi hissediyordum nedense. 2-3 günden sonra kimse benimle ilgilenmemeye başlamıştı. Ben de sabah vardiyasıyla 6.00’da gitmem gerekirken, mühendislerin servisi ile 8.30da gidiyordum, hem daha çok uyuyordum hem de beni adam sanıyorlardı.Sonra sanki geleli çok olmuş gibi 9.05’te birinci hangarın çay molasına gidiyordum. 10.05’te başlayacak ikinci hangarın çay molası için biraz dolaşıp diğer stajyerlerin yanına gidip geyik yapıyordum. 11.30’da hostes grubunun öğle yemeği çıktığından hemen orda bitiyordum, o sırada bizim zontaların öğle molası geliyordu falan derken saat 13.30’u buluyordu. Mühendis servisiyle geldiğimden, mühendis servisiyle akşam 6’da çıkmam gerekirken, baş mühendise 13.30’dan sonra gözüküp onu biraz bunaltıp, 15’te vardiyalıların servisiyle eve dönüyordum, kimse yokluğumu fark etmiyordu. Derken üçüncü haftamdan sonra başka alemlere daldım.  Artık kayış kopmuştu, farklı gözle görmeye başladım hangarı. Enteresan olaylar hakkında düşündüm durdum. Hangar günlüklerini yakında buradan bir bir açıklayacağım. Kıyamet kopacaksa kopsun. Bilgisayarıma el koyulacaksa koyulsun. A presto!

p.s: sevgili bazarov, bu yayın politikasını senden çaldım, senden başkası şimdilik okumadığından affına sığınıyorumJ

November 19, 2009

Va te faire enculeeeer Henry!!



Fransızları genelde sevmem. Koca dünyada onlar kadar sevmediğim bir de İngilizler vardır. Dolayısıyla İrlandalılara  bir sempatim var.. E Fransızlar, İrlandalıların hakkını yerse, dahası küçük takımın hakkı bu kadar bariz yenirse normal olarak küfürü basarım (bknz.vatöferankülee anri). Son maçta kendilerini adam sanan fransızların ne kadar adam olduklarını 3 dakika içinde gördük.
Şerefsiz Henry uzatma dakikalarında elle topu alıp gol attırdı ve fransayı dünya kupasına taşıdı. Sevindiler. Tüm stat gürledi ama hakem görmedi. Platini'nin bir parmağı var mıdır? yorumsuz. Sonra Henry'nin üzülmüş numarası yapması da cabası. Hakeme elimle aldım dese bir kahraman olabilirdi. Ama o maçtan sonra, "evet elimle aldım, ama ben futbolcuyum, hakem değilim" demesi çok şey götürecek kariyerinden. Şimdiden Thierry olan adı Thievery olarak anılmaya başladı.
Fransa Dünya kupasında en çok düşmanı olan takım olacak. Bence çok şey kaybettiler. Hiç gitmeseler daha iyiydi.
Nasıl da güzel olur, Cezayir'le eşleşmeleri. Yıllardır sömürgelerden devşirdikleri yeteneklerin başarılarıyla övünen Ubermensch Fransızlarla Cezayirlilerin yarım kalan, belki de hiç başlayamamış bir hesabı var. En büyük futbol yetenekleri Zidane, en önemli aydınlarından Camus, ve daha niceleri. Yazdan en büyük beklentim bu sanırım.

November 16, 2009

Smirting and then Foking




Gözlerim yaşardı. Yıllardır neden bizde yok yahu bu olay diye diye dilimde tüy biten iki olaydan en önemlisi sonunda  bize de bulaştı: “Smirting” => Smoking and Flirting .  Şahane bir devrim. Trend dediğin böyle olur. Gelelim faydalarına;
Çok sıcakkanlıyız malum. Akdeniz, Karadeniz, Ege insanıyız falan filan. Ama bu güzelliklerimizin meyvelerini genelde misafirler, yabancılar yerken, biz kendi aramızda birbirimizi yeriz, söylenmemiş kelimeler, kurulamamış cümleler ömrümüzü yer. Neyse bunlar derin mevzular biz gelelim smirting’in İstanbulluya faydalarına;
Sorun Bir… Damsız girilmez. Malum büyük bir travma nedeni.  Tevazuya gerek yok. Bu işin maduru pek olmadımJ Ama malum, asosyalliğin baş mimarıdır bu mevzu. “Arkadaş çevresinde tanıştık” kısırlığının, evde erkek muhabbeti fenomeninin tek nedenidir.  Smirting Çözümü ..Sigaranın sosyalleştirici yanı malum, tiryakilerin birbiriyle konuşmaya olan yatkınlığı da diğerlerine göre oldukça fazla. O zaman, ah bir ateş ver demekten başka bir şeye gerek kalmıyor zaten.
Sorun İki.. Meteliksizlik. İstanbul, cebinde para yokken adamı rezil eder. Evden dışarı adım atamazsın. Adım attın eğleneyim dedin, damın da var, mekâna girişiydi, içkisiydi, niteliğini aşan paralar harcamak lazım. Sürekli bir eğlence mümkün değil.  Çözüm yine burda... Smirting genelde kapalı mekanların hemen önünde yapılan bir faaliyettir. Dış çember bu mekanın müşterilerinden, orta kalabalık ise yancılardan oluşur. İçkiyi mekandan alacağına biraz ilerideki tekel bayiinden 5te 1 fiyatına alırsın, hava zaten bedava. Hatta “bira alalım mı?” teklifi çook kapılar açar, yol nasıl geçti bilinmez.
Sorun Üç.. Meydansızlık… Büyük şehirlerin hep meydan kültürü vardır. Paris, Eiffel’in önündeki çimler, Roma’da Piazza di Spagna merdivenleri, London’da Hydepark, Madrid’de Buen Retiro ,New York Times Square ve daha niceleri. Ama istanbul’da böyle bir meydan yoktur. İstiklal caddesi statik değil, akışkan bir kalabalıktır. Çözümü… Smirting kalabalıklar oluşturur, meydanları etiketler. Meydanlarda hoş sohbet oluşturur. Müzisyenlerini oluşturur. İstiklal caddesinde müzisyene para vermezsiniz ama meydanda bir bira ısmarlarsınız. İlk aklıma gelen meydanlar Tünel ve Galata.
Sorun Dört…Aynasızlar. Üç yanı denizlerle çevrili memleketimde açık havada elinde bira şişesiyle denize karşı bira içilen şehirler bir elin parmaklarını geçmez. İstanbul’da eskiden vapurun kıçında içerdik, artık onun da içine ettiler. Gerçi meydanlarda taşkınlıklar olacaktır muhtemelen ve anında aynasızları kafamıza dikerler. Ama böyle hareketleri kimse engelleyemez.
Edgar Allan Poe'dan gelsin son söz : " Mutluluk; yaratmaktan, tüm hırslardan arınmış olmaktan ve en önemlisi açık havada yaşayarak, güzel kızlarla aşk yaşamaktan ibarettir."


November 13, 2009